GönderenKonu: Ozanlarımızı Tanıyalım - Harun Yiğit  (Okunma sayısı 964 defa)

alı

  • Site Yöneticisi
  • İleti: 23
  • Üyelik Tarihi: 01-09-2018
Ozanlarımızı Tanıyalım - Harun Yiğit
Tarih : 18-08-2018 Saat : 22:51

HARUN YİĞİT

 

 1961 yılının mayıs ayında Konya, Ilgın, Beykonak Kasabasında doğdu. İlk ve orta öğrenimini kasabasında tamamladıktan sonra 76/77 öğretim yılında Ilgın Endüstri Meslek Lisesi ne başladı. O yıllarda gelişen siyasi çalkantıdan payına düşeni alan Yiğit, okulu bırakmak zorunda kaldı. 1977 Mart’ında Almanya’ya ebeveyninin yanına işçi ailesi olarak gitti. Küçük yaşlarda resim sanatına ilgi duyan Yiğit, Büyük çabalar sonunda 1982 yılında Hannover Türk evinde ilk resim sergisini açtı. Bunu daha sonra başka sergiler izledi. Almanya’nın değişik kentlerinde 50’nin üzerinde resim sergisi  açtı. Resim sanatının aracılığı ile tanıdığı sair Can Yoksul, Osman Dağlı gibi şahsiyetlerden Edebiyat (Şiir) üzerine eğitici bilgiler edinerek şiir yazmaya başladı. 1991 yılında ölçülü uyaklı şiir stiliyle yazdığı ilk şiir kitabı Gurbet Türküleri’ni ‘’özel baskı’’ yayınladı. Ozan Maksudi-Osman Dağlı tarafından kendisine "Kâmili" mahlası verilmesine rağmen çok az şiirinde bu mahlası kullandı. 1986 yılında İsviçre’nin Basel kentinde düzenlenen ‘’Barış Yılı Sanat Yarışması’’ da resim dalında ikincilik ödülü, 1996 Almanya’da Sesimiz dergisinin düzenlediği şiir yarışmasında üçüncülük ödülü , 2002 Konya, Ilgın Beykonak Eğitim ve Öğretim Vakfı’nın düzenlediği şiir yarışmasında birincilik ödülü ve 2002 Almanya Vupertal’da düzenlenen üçüncü Aşıklar Bayramı’nda birincilik, Duy Yunus Emre isimli Kitabi Sabit ince 2.cilik Edebiyat ödülleri aldı. Ahmet Tufan Şentürk Türk Diline hizmet ödülü vardı 2014

 

1993 yılından 2000 yılına kadar Hürriyet gazetesinde serbest muhabir olarak çalıştı. Harun Yiğit resim, şiir, yontu çalışmalarını da sürdürmektedir. 2003 Kasım ayında ikinci kitabı "Duy Yunus Emre" Yalçın Yayınları tarafından yayınlandı. 2008 Haziran ayında üçüncü kitabı "VATANDAŞ OSMAN" Hiciv, Gündüz Yayınevi tarafından yayınlandı. Gülce Edebiyat Akımı Şiir Türleri ile "Temel Türk Destanları" Kitabı Haziran 2013 ve "Yiğitlerin Destanı" Temmuz 2013 Gelişim Sanat Yayınları, Aralık 2015 “Buzların Tutuştuğu Yer SARIKAMIŞ’’ Mavi Kitap tarafından yayınlandı. Yaklaşık 3 yıllık üstünde çalışmakta olduğu "Ana'Dolu Yiğit Dolu" Köyümün kurtuluş savaşı gazi ve şehitleri hakkında Destan çalışmam yanı sıra Tamamlanmış “Hiciv Osman” taşlama Bir Ben Var Bende Serbest Şiir ve Hece şiiri kitabından oluşan 3 şiir kitap çalışmalarım yayına hazır haldedir.   

 

 

 

 

 

YİNE GELDİN KARANLIK

 

 

 

Kanlı kansız diye bizi yıkmada
Oylarınan yine geldin karanlık!
Başladılar besmeleyi çekmeden
Beylerinen yine geldin karanlık!
 
Yazı yazıp basıp durman asaba
Uydursunlar uygunsuzu hesaba
Artık bundan böyle şehir kasaba
Köylerinen yine geldin karanlık!
 
El yurdunda okutanlar kızını
Bilmem nerde geçiriyor yazını
Her köşede imam hatip mezunu
Toylarınan yine geldin karanlık!
 
Darılmasın bana sakın softalar
Böl, parçala, yönet aynı saftalar
Kara, kara günler ile haftalar
Aylarınan yine geldin karanlık!
 
Söylen, Laikliğe hıncınız neden?
Hangi savaşlarda ölmüştü deden?
Canlı yayındayken içine eden
Baylarınan yine geldin karanlık!
 
Kime nedir ezilenler ezilmiş
Düşünmeyin, yazılanlar yazılmış
Konuşurken dillerinde bozulmuş
Yaylarınan yine geldin karanlık!
 
Allah, Allah deyip çoğaldı çalan
Düşünsün azıcık Yiğit’çe olan
Vatan bölük pörçük ellerde kalan
Paylarınan yine geldin karanlık!...

 

 


alı

  • Site Yöneticisi
  • İleti: 23
  • Üyelik Tarihi: 01-09-2018
RE:Ozanlarımızı Tanıyalım - Aydınlı Aşık Erbabi
Tarih : 18-08-2018 Saat : 22:54

OZAN ERBABİ ( Arif Çubuk)

 

1946 yılında Nazillide dünyaya geldi, Babası İbrahim Anası Zehra dır, ilk okulu, babasının iş ve ikâmetinden dolayı, Dinar ilçesi, Dazkırı Nahiyesi, yayla köyünde okudu, sınıfta kalmadan, hatırla bitirip yine Nazillide dede mesleğimi olan, mandıracılığa başladı, hem iyi bir sanatkâr hem de, iyi bir esnaf olarak yetişti, ilk okul üçüncü sınıfta iken, okul olmadığı için okuyamayan ağabeyi nahiye pazarına indikçe,  

 Tahir ile Zühre, Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı ve Karacoğlan kitaplarını getirirdi, bu kitapları okurken kendini bu kahramanlar gibi hissedip, ağlardı.

Şiire ve halk aşıklığına, dokuz on yaşlarında, ilgi ve alakası olduğundan

1961 yıllarında eline kalem alıp, şiir yazmaya başladı.

Yazdıklarını beğenmeyip, imha etti, 1964 ler de biraz daha ifadesi anlaşılır, şiirler yazmaya başladı.

1968 de askerlik dönüşü, Erzincanlı aşık DİYARİ ile tanıştı, zaten ne olduysa, ondan sonra oldu, ARİF olan adı  Üstâdı tarafından, ERBABÎ Kondu, Piri  Üstâdı DİYARİ hakkında fazla bir şey bilmiyor, yalnız Üstadının BABA Mansur ocağından Alevi olduğunu biliyor, ama Üstadı onu Bektaşi yaşam felsefesine göre yetiştirdi, Ona Dinin İnanç, İmanın güvenç, mezhebin kazanç olduğunu öğretti. Kişinin erdemliğe ulaşabilmesi için, İman gücüne ihtiyacı olduğunu, Din ve mezheplerin, çok önemli olmadığını söyledi,

Erbabi de bundan sonra, Zahirde çürüyüp paslanmaktansa, Saza yaslanmayı yeğ gördü, Ömrümüz yel inen geçeceğine, tel inen geçsin deyip Mânâ yolunda, yürümeğe başladı, artık ne hızını biliyor nede sözünü,  hâlâda yazıyor, hayatta tek isabetli işinin Eşi  ŞENAY hanım ile hayatını birleştirip,

Çocukları  Hayrettin ve Firaz  dünyaya getirmek olduğunu söylüyor.

Bir halk aşığının maddi manevi yükünü, çekebilecek kadar, güçlü olan Ailesini her zaman sevgi ile kucakladığını dile getiriyor.

 Sevgili ozanımız Erbabi İzmir Selçuk da ikamet etmektedir. Ozanımıza bundan sonra ki çalışmalarında da başarılar diliyoruz.

 

SİZE YAKIŞIR

Bu milletin, ekmeğiyle aşıyla
Doyun beyler doyun, size yakışır.
Kazanmıştı, tırnağıyla dişiyle
Soyun beyler soyun, size yakışır.
 
Kulpu tutan, dolduruyor kabını
Çekip almış, üzerinden zıbını
İşçilerin, yoksulların dibini
Oyun beyler oyun, size yakışır.
 
İnanç soktun, insanların özüne
Saf olanlar, yanar gider közüne
Bu milletin, aptal diye yüzüne
Deyin beyler deyin, size yakışır.
 
Suluyorsun, villandaki bahçeni
Hel lo deyip, bozuyorsun lehçeni
Bizim suyumuzda, kirli bohçanı
Yuyun beyler yuyun, size yakışır.
 
Kafalara, bez bağladın örtülük
Adam koydun, başımıza korkuluk
Güzel ülkem, size oldu arpalık
Yiyin beyler yiyin size yakışır.
 
Bunlar oldu, Erbabî nin konusu
Sorun kimmiş, dedesiyle ninesi
Eski malın, üzerine yenisi
Koyun beyler koyun, size yakışır.

 

                  23/09/2008

 

alı

  • Site Yöneticisi
  • İleti: 23
  • Üyelik Tarihi: 01-09-2018
RE:Ozanlarımızı Tanıyalım - Ahmet Dümrül
Tarih : 18-08-2018 Saat : 22:56
Ahmet Dümrül 

1948 yılında Pazarcık’ın Küçük Üngüt köyünde doğdu. İlkokulu köyünde okudu.


Şiire ve halk edebiyatına duyduğu ilgiyle yaklaşık 13  yaşlarında şiir yazmaya başladı. Özellikle eline geçen Nesimi, Pir Sultan, Şeyh Bedrettin, Köroğlu, Karac’oğlan, Hallacı Mansur, Yunus gibi ozanlara ait kitapları okuyarak kendini geliştirdi.

Askere gidinceye dek köyünde yaşayan Dümrül, askerlik dönüşü önce Antep’te, daha sonra İskenderun’da çalıştı. 1972’in ilk aylarında Almanya’ya gitti. Sonraki yaşamında hem Türkiye’ye hem yaşadığı yerlere ilişkin düşüncelerini dile getirdi.

Ahmet Dümrül’ün şiirleri birçok gazete, dergi ve araştırmada yayınlandı, değişik sanatçılar tarafından bestelenerek seslendirildi.

Şiirlerinin bir bölümünü »Ben Türkümü Söylerim«, (1999), »Dilimdeki Türkü«, (2000), »Ateşi Yüreğimdeki Türkü«, (2001), »Ayrılık Derin Yazılır«, (2002), »Ateşim Ol«, (2003) ve »Güzel İnsan«, (2007) adlı kitaplarda topladı.

 

Edilmiş



Fakir bir milletin yoksul insanı
Doğmadan kaderi pazar edilmiş
Varlığı tanımaz yokluk kemirir
Sanki yaşaması nazar edilmiş

Savaşlar yapılmış kanlar dökülmüş
Saltanat sarsılmış düzen yıkılmış
İnsan öldürülmüş insan yakılmış
Rüzgarlarla külü tozar edilmiş

Kimi ekmek bulmaz eli dardadır
Kimisinde edep erkan nerdedir
Kimi nere gitse cennet ordadır
Kimisine dünya mezar edilmiş


Ahmet Dümrül bilir makine nedir
Elimi kolumu kapsa kanatır
Bazen aranıyor kıl kara çadır
Nice hor görülmüş azar edilmiş


Benim Değil

Dünya senin olsun bağın bostanın
Bahçıvanı benim gül benim değil
Daha tomurcukken gülü dalında
Açmadan koparan el benim değil

Emeksiz kazanç peşinde koşmadım
Kimsenin yoluna tuzak eşmedim
Gerçekler gözüne küçük düşmedim
Yalanı söyleyen dil benim değil

Belki de bulunmaz başka benzerim
Hep içimdekiyle kavga ederim
Kan olsa da yolum hakka giderim
Zulümün geçtiği yol benim değil

Ahmet Dümrül derya oldum bulandım
Bazen dalgalandım bazen dolandım
Saray aldım toprak aldım yar aldım
Bekçisi ben oldum mal benim değil





BELİDİR



Doktor bu yarama değme
Tutunduğum dal belidir
Yüreğime ateş koyma
Çaresi yok hal belidir

Ne olur boynumu bükme
Yarama tuz biber ekme
Ardımdan göz yaşı dökme
İzlediğim yol belidir

Ben ölmeden sevdam ölmez
Dost gelip hiç beni sormaz
Başkasını gözüm görmez
Seveceğim gül belidir

Ahmet Dümrül: Düzenim dar
Bozulmuş tutmuyor ayar
Anlaşılmayan neyim var
Konuştuğum dil belidir

yönetici

  • Site Yöneticisi
  • İleti: 12
  • Üyelik Tarihi: 01-09-2018
RE:Ozanlarımızı Tanıyalım - Ali Çağan
Tarih : 18-08-2018 Saat : 23:14
 

ALİ  ÇAĞAN

 

20 Şubat 1962 tarihinde, Erzurum'un Şenkaya ilçesine bağlı Aydoğdu köyünde doğdu. Yörede Aşık Irıza diye bilinen Ali  Rıza Çağan'ın oğludur. Köyünde okumaya başladığı ilkokulu 1969 yılında babasının vefatından sonra Karayazı ve Hınıs Yatılı Bölge Okulları ile Hınıs Yetiştirme Yurdu'nda tamamladı. Orta Okulu Hınıs ve Erzurum Yetiştirme Yurdu'nda kalarak okudu. Rize ve Gümüşhane'de Öğretmen Lisesi'ni okuduktan sonra hem çalışıp hem okuyarak Gazi Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Yüksek Okulu'nu bitirdi. Uzun yıllar çeşitli inşaat şirketlerinde yönetici muhasebeci olarak çalıştı.

23 yıl Ankara'da yaşadıktan sonra İsveç'e taşındı. 2000 yılından beri Stockholm'de yaşıyor. Babasının ozan olması nedeniyle çocukluğu bağlamanın sesini duyarak geçti. Öğrencilik yılları Aşık Mahzuni, Aşık İhsani, Aşık Zamani, Muhlis Akarsu, Arif Sağ, Musa Eroğlu, Aşık Emekçi, Ruhi Su, Zülfü Livaneli ve Ali Asker dinleyerek geçti. 1984 yılında Musa Eroglu'ndan bağlama dersleri aldı. Aşık Mahzuni'nin Halk Ozanları Kültür Derneği Genel Başkanı olduğu dönemde genel

sekreterlik görevinde bulundu. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği'nde yönetim kurulu üyeliği, kültür sekreterliği ve onur kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. 2 Temmuz 1993'teki Sivas katliamında, Madımak yangınından sağ çıkmış olması ölümden

daha fazla acı verdi kendisine. Bir süre bağlamadan uzak durdu.

Daha sonra topluma ve dostlarına olan sorumluluğu ile yazmaya ve türkü söylemeye devam etti. Ozan-Der'in açtığı "Özgürlük ve Demokrasi" konulu şiir yarışmasında "Biri Demokrasi, Biri Özgürlük" ile "Özgürlük ve Demokrasi Uğruna" isimli şiirleri ödüle layık görüldü. Sahne çalışmalarına 1988 yılında başladı. Halkevleri, sendikalar, işçi ve memur örgütleri ile Pir Sultan Abdal şenlikleri ile diğer alevi ve demokratik kitle örgütlerinin yurt içinde ve yurt dışında bulunan kültür etkinliklerine sunucu ve sanatçı olarak özveri ile katıldı.

Avrupa Alevi Konfederasyonu kurucuları aralarında yer aldı ve yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı.

1992 yılında "Sevdaya Yürek Gerek" isimli bir kaseti piyasaya çıktı. Ayrıca birkaç sanatçı arkadaşı ile hazırladığı "Gelin Canlar Bir Olalım" isimli kasete Pir Sultan Abdal'dan bestelediği iki türkü ile katıldı. Eserleri Musa Eroğlu, Selda

ve diğer sanatçılar tarafından okundu. Şiirleri çeşitli dergilerde yayınlandı. Evli ve Aslı adında bir kız, Deniz adında bir erkek çocuk babası olan Halk Ozanı Ali Çağan, sanat çalışmalarının yanında, halen İsveç Alevi Kültür Merkezi başkanlığı ve Avrupa Alevi Konfederasyonu yönetim kurulu üyeliği görevlerini yürütmektedir.

 

 

ORTAÇAĞ KAFASI PERİŞAN ETTİ

Uygarlık beşiği, Anadolu’mu
Ortaçağ kafası perişan etti
Kopardılar can bağımdan gülümü
Ortaçağ kafası perişan etti

Akıttıkça alnımızın terini
Saran yoktur yaramızın birini
Hurafeler aldı ilmin yerini
Ortaçağ kafası perişan etti

Gerçeği reddedip, zulmu övenle
Yaşamak zor oldu artık güvenle
Patika yollarda hızlı trenle
Ortaçağ kafası perişan etti

Çağan Ali inanmışım bilime
Canım kurban olsun gerçek alime
Ağlarım ben, memleketin haline
Ortaçağ kafası perişan etti

 

UTAN DARAĞACI

 

Gencecik fidandın sen de bir zaman
Utan darağacı, boyundan utan
Nice yiğitlere kıydın doymadan
Utan darağacı, boyundan utan

On yedilik yüzler sarardı sende
Aydın gelecekler karardı sende
Taze kızıl güller morardı sende
Utan darağacı, boyundan utan

Sanma ki bu devran hep böyle gider
Uzun çöp kısaya borcunu öder
Dikildiğin yerde kızıl gül biter
Utan darağacı, boyundan utan

Nasıl dayanırsın bunca acıya
Çağan Ali  gönlüm düştü sancıya
Bir de davet gönder o idamcıya
Utan darağacı, boyundan utan

 

 

yönetici

  • Site Yöneticisi
  • İleti: 12
  • Üyelik Tarihi: 01-09-2018
RE:Ozanlarımızı Tanıyalım -
Tarih : 01-09-2018 Saat : 23:12

Biz İlerici, Devrimci Ozanlar'ız! Sazımız,sözümüz, işçi sınıfımız,ezilen halklarımız için devrimci bir eylemdir. Halklarımıza sevgimiz,sınıf düşmanına (burjuvaziye) kinimiz derindir! Yolumuz işçi sınıfının,ezilen halklarımızın devrimci savaş yoludur. Felsefemiz diyalektik materyalizmdir. Doğayı seviyoruz,insanın insanı sömürmesine karşı koyan insanları çok seviyoruz. Feodalizme karşı sözünü esirgemeyen Pir Sultan Abdal'ın, Köroğlu'nun, Dadaloğlu'nun ve kapitalizme-emperyalizme karşı savaş açan Âşık İhsani’nin,Nazım Hikmet'in devrimci yürekleri yüreğimizdir. İlerici,devrimci ozanlarımızı aramıza -sayfamıza- bekliyoruz! Gelin dostlar,hoş gelin,safalar getirin!


 1